31 Ekim 2014 Cuma

savaşçı

Sonsuz bir yalnızlık, yalıtılmışlık içindeyim yine. Ucu sonu belli olmayan fütursuz sohbetlerin çağrışımlarla beslendiği zamansız anlardan birini yaşamak için neler vermezdim. Mevsimin vurucu etkisini saymazsak görünürde böyle olmama bir neden yok.

Yağmurun kattığı yalnızlık, acı, huzursuzluk için yeterince yaşlanmadım mı artık? Hem, iki kişilik yağmurlar da var, biliyorum. Artık yıkanmak istediğim yağmurlar tek kişilik olanlar değil.

Hem aslında o kadar güçlü de değilim ki ben. Mary Margaret misali "Hayatta kalmam için ne gerekiyorsa onu yapıyorum sadece." Çok da çabuk kırılıyorum üstelik. Üzülüyorum ölesiye. Kalbimin acısından nefes alamıyorum yer yer.

Siz çıkınca karşıma hiçbir şey yokmuş gibi iliklerime batan, susuyor ve gülümsüyorum. Öyle umursamaz tavırlarıma tanık oluyorsunuz ki bazılarınızın nasıl imrendiğini okuyorum gözlerinde satır satır. Oysa imrenilecek bir şey yapmıyorum. Yeni güne gözünü yalnız açan otuzundaki her kadının öğrenmişliğiyle yeni bir kalp ağrısından koruyorum yalnızca kendimi. Beynimin aksine otuzuna ulaşamamış, atlı karıncadaki atın üstünde dünyanın en büyük heyecanını yaşadığına inanan minik bir kız çocuğunun kalbini taşıyorum hala.

Mantıksal düzlemde her şeyi çözüme kavuşturan beynime inat çarpıyor kalbim. Bin kere düşse yine ayağa kalkacak savaşçı ruhlu bir erkek çocuğu gibi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder